tren 0 (505) 137 44 44 drborakoc@hotmail.com Mecidiyeköy, Honeycomb Business Center, Atakan Sk. No:7 Kat:6 D:22, Şişli/İstanbul
tren 0 (505) 137 44 44 drborakoc@hotmail.com Mecidiyeköy, Honeycomb Business Center, Atakan Sk. No:7 Kat:6 D:22, Şişli/İstanbul

Rny Gastrik Bypass

Roux-en-Y Gastrik Bypass bütün dünyada en sık uygulanan obezite cerrahisi ameliyatlarındandır. 1966 yılında Dr.Mason tarafından bulunup uygulanmaya başlanmıştır. 2000 li yıllarda en fazla yapılan prosedürken günümüzde daha az emilim kusuruna neden olan tekniklerin gelişmesiyle Roux-en-Y Gastrik Bypass ameliyatının kullanım alanı azalmıştır. Avrupa da en sık kullanılan yöntem özelliğini korumaktadır.  Roux-en-Y Gastrik Bypass hem mide hacmini küçülten hem de emilim kısıtlayan bir ameliyattır. Yediğiniz gıdaların miktarını azaltır, aynı zamanda alınan besinlerin bir kısmının emilmeden atılmasını sağlar.

Bütün obezite ameliyatları gibi Roux-en-Y Gastrik Bypass ameliyatı da diyet ve egzersiz ile kilo veremeyen şişman hastalara uygulanır. Roux-en-Y Gastrik Bypass diyetler ve ağır egzersizlerle veremediğiniz fazla kilolarınızı vermenizi sağlar. Bu cerrahi yöntemde de unutulmaması gereken kişinin diyetine dikkat etmediği durumlarda uzun dönemde tekrar kilo alacağıdır.

Kapalı yöntemle yani laparoskopik yöntemle yapılmaktadır. Öncelikle midenin girişinde küçük bir mide oluşturulur ve buna mide poşu adı verilir. Yeni oluşturulan mide poşunun hacmi yaklaşık 35-50 cc hacmindedir. Normal mide hacminiz yaklaşık olarak 800-1000 cc arasında ise, bu durumda mide hacminiz % 95’in üzerinde azalmış olacağı anlamına gelmektedir. Buna kısıtlayıcı etki denmektedir.

Yeni oluşturulan bu mide poşu için gıdaların bağırsaklara geçişini sağlayacak yeni bir yol yapmak gereklidir. Bunun için ince bağırsaklarınız orta kısmından kesilir. Aşağıya doğru devam eden ucu yukarıya çekilerek yeni mide poşuna bağlanır. Böylece alınan gıdalar yeni mide poşuna gelir. Eski mide pasif olarak kalır ve gıdayla hiç karşılaşmaz. Yeni mide poşuna gelen gıdalar ise doğrudan bağlantı yapılan ince bağırsağa geçer. Böylece kalan mideyle beraber bir kısım ince bağırsak da gıda ile hiç temas etmeyecek şekilde gıda geçişinden ayrılır. Bu işlem besinlerin tamamının emilmesini engeller ve kilo kaybının gücünü arttırır.

Yeni oluşturulan küçük mide-bağırsak bağlantı noktasından daha ilerideki bir noktada ise, geriye kalan mideden gelen bağırsak ana hatta tekrar bağlanmaktadır. Böylelikle geriye kalan midenin ürettiği enzim ve sıvılar alınan gıdayla birleşip normal yoluna devam etmektedir.

RNY Gastrik Bypass’ın nörohormonal etkisi farklı çalışmalarda farklı yorumlanmıştır. İştah etkili hormon olarak bilinen ghrelin midenin fundus denen kısmında üretilmektedir. Bu bypass türünde mide kapalı şekilde içerde kalmaktadır. Bazı çalışmalar ghrelin seviyesinin anlamlı olarak düşmediğini savunurken bazı çalışmalarda sinirsen ağın kesilmesi ile ghrelin seviyesinde ciddi düşüşler olduğunu savunmaktadır. Bu bypass türünde yemekle beraber hızlıca tokluk hormonlarının (GLP-1, PYY, CCK) seviyesinin yükseldiğini ve bu hastaların çok daha küçük miktarlarla doyduğunu bilinmektedir. Yemek sonrası GLP-1 deki artış erken dönemde gözlenir ve bu diyabetin kontrolünde ana roldür.    

Bırakılan mide poşunun kısıtlayıcı etkisi genelde kısa sürelidir ve bu durum tüp haline getirilmiş mide kadar kısıtlayıcı etki yapmaz. Bağırsakla arasında yapılan bu geçiş zaman içinde genişleyecektir. İlave yapılan bağırsak parçası genişlemeye mide kadar dayanıklı değildir ve bu bağırsak genişleyerek yeni mide şeklini alabilir. Tüm gıdalar mideyi ve başlangıçtaki ince barsak kısmını bypass edeceğini düşünürsek bu cerrahi yöntemden sonra bazı vitaminlerin devamlı dışarıdan takviye olarak alınacağı unutulmamalıdır.

Bu yöntemi tercih edecek hastaların midenin kapalı şekilde içerde kaldığını bir daha endoskopi gibi tekniklerle midenin içine ulaşılamayacağı unutulmamalıdır.  Bunun önemi mide kanserinin sık görüldüğü ırk ve toplumlarda olası bir mide kanserinin geç tanınmasına neden olabileceğidir. Bu bypass türü büyük mide fıtığına bağlı reflü nedeniyle yemek borusu yaraları olan hastalarda özellikle tercih edilmelidir.

Bypass lanan ince bağırsak bağlantısının uzunluğu hastanın kilo vermesi yani emilim kusurunun şiddeti ile ilişkilidir. Eğer ne kadar fazla bağırsak bağlantısı bypass’lanırsa hasta o kadar vitamin açıklığı ile karşı karşıya kalacak ama bir o kadar da fazla kilo verimi olacak, geri kilo alım riski azalacaktır. Bu metabolik cerrahi dahil tüm bypass süreçlerinde aynıdır. 

Dumping sendromu bu bypass türünde karşılaşılan önemli bir sorundur.  Dumping sendromu, yoğun mide içeriğinin (gıdaların) birden bire ince bağırsağa geçtiği durumlarda ortaya çıkan bir sendromdur. Midenin çıkışında pilor dediğimiz kapak görevi gören ve bağırsak geçişini düzenleyen bu yapı bu ameliyatlarda devre dışı bırakılmış ve by pass edilmiştir. İlave olarak bu cerrahi yöntemde mide sinirlerinin kesilmesi nedeniyle midenin genişleme kapasitesi azalarak sıvıların hızlı boşalmasına neden olur. Dumping sendromunun iki evresi ya da çeşiti vardır; erken ve geç dumping sendromu.

Erken Dumping Sendromu: Yemekten 15-30 dakika sonra ortaya çıkar. Semptomları hastanın terlemesi, halsizlik, çarpıntı, kramp şeklinde karın ağrısı, sersemlemedir. Hasta kendini kötü hisseder ve ölecek hissi yaşayabilir. Bu sadece bir histir.

Geç Dumping Sendromu: Yemekten 2-3 saat sonra ortaya çıkar. Yemek sonrası şeker düşüklüğü yaşaabilir. Hastaya şeker verildiğinde düzelir.